Basketbol ve Bize Öğrettikleri

Burada basketbolu ve bize öğrettiklerini gözlemleyeceğiz…

***TayfunGozunden***

NBA’nin Kapılarını Açan Adam : Drazen Petroviç -2

Merhaba;

NBA Kapılarını her basketbolcuya açan “Great Drazen Petroviç” hikayesinin ikinci bölümüyle devam etmek istiyorum.

Hatırlarsanız ilk yazımda onun basketbola nasıl başladığını, hangi zorluklarla karşılaşıp kendini nasıl Avrupa basketboluna ispat ettiği anlatmış ve NBA’e gelene kadar geçen süreçte nasıl geliştiğinden bahsetmiştim.

Bu ilk yazıma aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz.

http://tayfungozunden.com/avrupa-basketbol/avrupa-basketbolunda-yeni-ufuk-acan-adam-drazen-petrovic/.html

Bu yazımda hem NBA ve hem de milli takım yıllarından bahsetmek istiyorum sizlere.

Portlanda TrailBlazers tarafından draft edilen Petroviç aslında muhteşem bir takıma gelmişti. Daha sonra 1991 yılı NBA finali oynayacak olan takımda kimler yoktu ki?

Clyde “the Delight” Drexler, Terry Porter, Danny Ainge ve Cliff Robinson (hani Michael Jordan’ın üzerinden bir çeyrekte tam 7 adet üç’lük gönderdiği ünlü PowerForvet (4 numara)) gibi biz fani Türklerin  gözünde “üstün” oyunculardan oluşan bir kadro.

1 periyot ve 7 üçlük

İnanılmaz değil mi? Petroviç çaylak sezonunu işte bu ünlü isimlerin arkasında bekleyerek ve garbage time’ları oynayarak  (sonucu belli olmuş maçlarda oynanan süre) geçirdi.

Ortalama 12 dakika süre aldığı sezonu 7.4 sayı ortalaması ile bitirdi.   İkinci sezonunda (1990-1991) aldığı süreler daha da düştü. Maç başına ortalama 7 dakika civarında süre alıyordu ve oldukça mutsuzdu.

O yıl Portland NBA finallerine çıkmış ve Lakers’a kaybetmişlerdi.

Yakın arkadaşı Vlade Divaç düzenli süre alan bir Lakers oyuncusu olarak kupayı kaldırırken Petroviç ise takas olduğu New Jersey Nets te neredeyse tüm seriyi TV karsısında izlemek zorunda kalmıştı.

Keşke takas olmasaydım da bir şampiyonluk yüzüğüm olsaydı demiş midir acaba?

 

Biliyorsunuz günümüzde NBA takımlarında aidiyet duygusu çok daha az. Bir şampiyonluk almak, bir NBA şampiyonluk yüzüğünü almak uğruna normal değerinin çok altına takım değiştiren oyuncular olduğunu görüyoruz.

( Son örnek 1 yıllık garip bir under-value bir kontrata razı olup Golden State Warriors a geçen etkili pivot DeMarcus Cousins!!)

Drazen’da böyle bir “keşke” dediğini hiç sanmam. Aksine bu durum kendisini ispatlaması için ona sağlam bir kamçı olmuştur. Hem rekabetçi yanı hem de biraz hastalıklı bir çalışma temposu ile bunu kısmen de olsa başardı…

Aslında o dönem tüm Yugoslavya (aslında Hırvatistan)  kendisini takip ediyordu. Herkes Drazen’nın kaç dakika süre aldığını, nasıl oynadığını merak eder olmuştu. Kendisinden 4 yaş küçük Toni Kukoc (sonrasında MJ ile beraber Chicago Bulls’daki şampiyonluklar yaşayan kadronun temel taşlarından biri olacaktı) bu durumu şöyle anlatıyordu:

‘‘Vlade ve Drazen’i izlemek için tüm gece ayaktaydık, özellikle Vlade 1991 yılında NBA Finalleri’ndeyken’’, diyor Kukoc. ‘‘Drazen’in çok fazla oynayamaması ise üzücüydü’’ diye de ekliyor.

Kısacası durum; Biz Türklerin Hidayet Türkoğlu’nun Sacremento Kings dönemindeki maçlarını takip etme ya da Mehmet Okur’un Detroit Pistons’da kaç dakika aldığını merak etme sendromu gibiydi yani…!!!

 

Divac-Petrovic Yugoslavya Milli Takımıyla

Milli takım tarafında ise işler harika gidiyordu. Yugoslavya milli takımı Vlade ve Drazen’lı bu jenerasyon muhteşem bir iş başardılar.

1988 deki olimpiyatlarda gümüş madalya, 1989 Avrupa şampiyonasında altın madalya kazandıktan sonra;

Arjantinde düzenlenen 1990 Dünya Şampiyonasında yarı finalde ABD, finalde de Sovyetler Birliğini yenerek şampiyonluğa ulaştılar.

Acayip bir takımdı o Yugoslavya takımı. Kimler vardı kimler;

Toni Kukoc, Dino Radja, Zarko Paspalj, Zoran Savic…

Önemli Not: O takımında Fenerbahçe’nin ünlü koçu Zeljko Obradovic, eski Anadolu Efes koçu Perasoviç’te oynuyordu. Koç’ları ise Olympiakos ve Anadolu Efes eski koçu efsanevi İvkoviç’ti.

 

 

Ne yazık ki bu şampiyonluk olumlu ve olumsuz pek çok sonuç doğurdu.

  • ABD artık 1992 deki Olimpiyat Oyunlarından itibaren başlamak üzere uluslararası yarışmalara NBA oyuncularını da göndermeye karar verdi. Dream Team ( the orijinal Dream Team) doğuşu böyle başladı.
  • Yugoslavya’da devam eden iç karışıklık Hırvatların öncülüğünde bu turnuvada tavan yaptı. Öyle ki final maçı sonrası elinde Hırvat bayrağı ile saha giren bir taraftar Vlade Divac tarafından engellenmeye çalışılmış taraftar ısrarcı olunca Divac tarafından taşıdığı Hırvat bayrağı yere atılmıştı.
  • Diğer oyuncuların pek üstünde durmadığı bu olay zamanla Hırvat basını tarafından da abartılınca Petroviç ve Divac arasında bir soğukluk başlamış ve ikili zamanla konuşmamaya başlamışlardı. Bu durum Drazen’ın ölümüne kadar da sürmüştü.
  • Bu dünya şampiyonası Yugoslavya’nın katıldığı son Dünya Şampiyonası olmuştu.
  • 27 Nisan 1992 de resmen lağvedilen Yugoslavya devletinden tam 7 adet ülke ortaya çıktı.
  • Konuyla ilgilenenler için aşağıdaki bağlantıyı öneririm. https://www.stratejikortak.com/2016/12/yugoslavyanin-dagilisi-2.html

Yugoslavya’nın dağılmasından sonra kurulan ülkeler ve yeni coğrafi harita

Yugoslavyadaki iç savaşın takım üzerindeki etkilerini daha iyi anlamak için Vlade Divac’ın da rol aldığı “once brothers” adlı ESPN belgeselini izlemenizi KESİNLİKLE tavsiye ederim.

http://www.espn.com/30for30/film?page=once-brothers

Milli takımda yaşananlar bir kenarda dursun, bu sıralarda Drazen Petroviç’in 3 takımın dahil olduğu bir takas ile Ocak 1991 de New Jersey Nets’e transfer olması NBA kariyerini kökten değiştirecekti.

Takas olduğu o yarım sezonda 43 maçta forma giydiği takımında ortalama 20.5 dakikada sahada kalıp %50 saha içi isabetiyle 12.6 sayı ortalamasıyla sezonu bitirdi.

Takip eden iki sezonda ise tam anlamıyla göz kamaştırıcı oyunlar ortaya koydu ve muhteşem iki sezon geçirdi. Şöyleki;

  • 1991-1992 senesi; 82 maç oynadı, %50.8 saha içi isabeti, %44.4  3 sayı isabetiyle 20.6 sayı ortalaması
  • 1992-1993 senesi; 82 maç oynadı, %51.9 saha içi isabeti, %44.9   3 sayı isabetiyle 22.3 sayı ortalaması

O artık durdurulması çok zor, Michael Jordan ile, Reggie Miller ile  birebir atışan, rekabet eden önemli bir NBA yıldızına dönüştü. Nets i play-off lara sokmuş ve rüştünü tüm NBA’ye ispat etmişti.

Buyrun bu da kendisinin NBA görüntülerinden bir kesit!

https://youtu.be/dhLNvZkuUy8

“Rivayet o’dur ki son oynadığı ve elendikleri play-off maçından sonra Petroviç artık NBA benim için bitti. Avrupa’ya dönme zamanı geldi demiştir. Hatta Panathinaikos’tan aldığı 3 yıl 7.5 milyon Usd teklifi kabul ettiği bile söylenir.”

Yine zamanlama açısından atlama olmaması adına şunu da anlatmam gerekir.

1992 yılında Barcelona’da düzenlenen Olimpiyat Oyunlarına Yugoslavya boykot edildiği için katılamamış fakat Hırvatistan’a izin çıkmıştır.

Drazen Petroviç önderliğindeki Hırvatistan yarı finalde Rusya’yı yenmiş ama Dream Team karşısında  finali kaybetmesine (doğal olarak!!!) rağmen Hırvatistan’a olimpiyatlardaki takım halindeki ilk gümüş madalyasını kazandırmıştır.

Bundan sonra anlatacaklarım ise hüzünlü ve trajik bir sona götürecek bizleri. Şöyleki 1992-1993 sezonunu tamamlayan ve yukarda rivayet edilen sözleri söyleyen Drazen aslında hiç ihtiyaç duyulmamasına rağmen kaptan olarak takıma önderlik etmek için Hırvatistan milli takımın Polonya’daki kampına katıldı.

Başarı ile biten elemelerden sonra Almanya’dan Zagreb’e giden uçağa binmekten vazgeçip Almanya’da kız arkadaşıyla buluşup yola öyle devam etmeye karar verdi ve uçağa binmedi. Yola devam ederken Drazen uyumaya başladı. Arabayı kız arkadaşı kullanıyordu.

Yoğun sis altındaki yaptıkları bu yolculukta belki de kız arkadaşının tecrübesizliğinden dolayı yolda bozulmuş halde duran bir TIR’a çarptılar. Drazen emniyet kemerini bağlamamıştı ve ne yazıkki trajik bir şekilde can verdi.Ölümü.

7 Haziran 1993 günü hayata gözlerini yuman Petrovic’in cenazesine binlerce hayranı ve dostları katıldı.

İşte böyle bir hayat sürdü Great Drazen Petroviç…

Şu kısacık ömründe kim bilir kaç nesil basketbolcunun hayatına dokunmuş; kim bilir kaç kişiye imkansızı başarmaları için ilham kaynağı olmuştur.

Başkalarını bilemem tabi ama ben kendisinden ve hayat hikayesinden çok şey öğrendim. İşte bu yüzden hayatımın önemli dönemlerinde bana ilham kaynağı olmuş bu özel adamı yani Basketbolun Mozart‘ını sizlere anlatabilmek istedim.

O döneme göre biliyorum basketbol ve hayat şartları çok değişti, çok gelişti ama kim bilir, belki hala ailemizde, etrafımızda imkansız olduğunu düşündüğü için hayallerinin peşinden koşmaktan vazgeçmiş birileri vardır.

Belki Drazen bana olduğu gibi onlara veya size de ilham verebilir…!

Ne dersiniz?

Selamlar

Sevgiler

Tayfun K.

  • Leave a Comment