Basketbol ve Bize Öğrettikleri

Burada basketbolu ve bize öğrettiklerini gözlemleyeceğiz…

***TayfunGozunden***

NBA’ye Giden Türk Basketbolcuları – “MEHMET OKUR”

Merhaba;

NBA’ye giden Türk Basketbolcuları yazı dizimde sıra geldi bir diğer oyuncumuza…. Karşınızda NBA’deki Lakabıyla “Money Man” MEHMET OKUR…..

Mehmet Okur 26 Mayıs 1979 tarihinde Yalova’da dünyaya geldi. Göreceli olarak basketbola geç bir yaşta (14 yaşında) başladı.

14 yaşına kadar futbol ile ilgilendi ve kaleci olarak oynadı. Daha sonra boyunun uzaması sonucunda basketbola geçiş yaptı ve 17 yaşında Oyak Renault forması ile profesyonel basketbol oynamaya başladı. 1 yıl sonra Bursa’nın önemli temsilcilerinden Tofaş a transfer olan Mehmet dönemin önemli ve dominant uzunları Rashard Griffith ve Asım Pars ile oynama / antreman yapma fırsatı buldu. 

Bursa temsilcisi Tofaş’ın o dönem küçülme kararı alması ve A takımını ligden çekme kararı sonrasında Anadolu Efes’e (o dönemki adı ile Efes Pilsen) transfer olan Mehmet Okur 1 kez Türkiye Ligi Şampiyonluğu, 1 kez Cumhurbaşkanlığı  Kupası ve 2 kez Türkiye Kupası kazanan kadro’da yer aldı.

Ayrıca 2001 yılında (o dönemki adı) FIBA SuproLig’de Avrupa 3.lüğü elde eden Efes kadrosundaydı. http://www.fibaeurope.com/cid_,XObOBMOG0-JbZPV954zm1.compID_,Uz02qBnJiADOq5VntEf53.html

Efes Pilsen’de geçirdiği 2 başarılı (ki daha az süre almasına ve özellikle Ergin Ataman’ın kendisini ilk yılda neredeyse hiç kullanmamasına rağmen) en büyük hedefi/hayali olan NBA draft’ına (2001 yılı) katılmaya karar verdi. 

Detaylarını sevgili Murat Murathanoğlu’nun “Salondaki En Kötü Koltuk” kitabında okuyabileceğiniz zorlu ve yorucu bir try-out (deneme antremanları) sürecinden sonra 2001 NBA Draft’ında 2. Tur 38. Sıradan seçilerek NBA’ye adım atan 3. Türk Basketbolcusu oldu.

Önemli not: Mehmet Okur araya 2001 yılında Avrupa Şampiyonası ikincisi olan Türkiye A Milli Basketbol takımının (o döneme kadar milli takımımızın elde ettiği en büyük başarı idi) çok önemli parçalarından biriydi.

Hatta Ankara’da oynanan eleme maçlarında Pau Gasol’lü İspanya karşısında 15 sayı, 5 ribaunt, 4 top çalma, 3 blok’luk performansı ile Milli takımımızı gruplardan çıkartan önemli bir oyuncu olmuştu…

O zamanki gazete başlıklarını hatırlıyorum “İbo Yazar, Mehmet Okur”

2001-2002 sezonunu da Efes Pilsen’de geçiren ve Lig şampiyonluğu kazanıp Euroleague’de de Final 4 kapısından dönen Efes takımının önemli bir oyuncusu haline gelmişti…

Sezon bitiminde Mehmet Okur kontrat görüşmelerini tamamlayarak 2002 yılında Detroit Pistons ile 2 yıllık bir sözleşme imzaladı ve NBA macerasına başladı…

İşte anlatmak istediğim hikaye  bu satırlardan itibaren başlıyor… Mehmet Okur, NBA’ye giden 3. Türk Basketbolcusu, bakın bundan sonra neler yapmış? Neler başarmış? Size bunları anlatmaya çalışacağım…

Mehmet Okur için NBA macerası 2002-2003 yılında başladı. Michigan eyaletinin başkenti olan Detroit gibi zor bir şehire (Motorcity) alışmak ve yüksek beklentileri karşılamak zordu.

İlk sezonunda Ben Wallace, Elden Campbell gibi tecrübeli uzunların arkasında görev yapan Mehmet Okur 72 maçta forma giydi..

  • 2002-03 sezonu: 6.9 sayı, 4.7 ribaunt ve 1.0 asist ortalamaları ile sezonu tamamladı.

O sezon Mehmet’in akılda kalan performanslarından biri benimde TV’den sabaha karşı canlı takip ettiğim LA Lakers maçında Shaquille O’Neal karşısında 22 sayı ve 5 ribaunt ile oynadığı maçtı. Üstelik sadece 25 dakika süre almıştı Memo…

O yıl Mehmet Okur’lu Detroit Pistons play-off’ların ilk turunda zorlanmasına karşı T-Mac ‘li Orlando Magic’ i 3-1 geriden gelip 4-3 ile geçtiler. Doğu konferans finalinde Philadelphia 76’ers 4-2 yenmelerine rağmen finalde New Jersey Nets’e elendiler…

Mehmet Okur’un (Memo) ikinci sezonu aslında iyi başladı. 71 maç oynadığı bu sezon tam 33 maça ilk 5 başlayan oyuncumuz bu sezonu;

  • 2003-04 sezonu: 9.6 sayı, 5.9 ribaunt ve 1.0 asist ortalamaları ile bitirdi.

O sezon aslında Detroit organizasyonunda bayağı bir çalkantılar oldu. Sezon başlarında koç değişikliğine giden takım Larry Brown’u takımın başına getirdi. Koç Brown’da geldiği andan itibaren Memo’ya daha az süre verme peşinde oldu. Hatta basın önünde ve kapalı kapılar ardında hep final ya da şampiyonluk isteniyorsa daha tecrübeli ve dominant bir uzuna ihtiyacı olduğunu dile getirdi. 

Bu yakınmaları (daha doğrusu AĞLAŞMALARI) sonunda cevap buldu ve sezon içerisinde takıma Detroit takımının 1988-89-90 takımının lakabına uygun bir “Bad Boy” Rashaad Wallace takıma kazandırıldı. Larry Brown istediği olmuştu ama bu Mehmet’in aldığı sürelere mal oldu. Buna rağmen takım gösterdiği performans ile önce finale yükseldi, daha sonra da NBA şampiyonluğunu elde etti.

Mehmet Okur NBA’da şampiyonluk yüzüğünü takan (şu ana kadar) tek Türk Basketbolcusu oldu….

Kontratının bitimiyle beraber Detroit Pistons’dan istediği kontratı alamayacağı belli olan (Salary Cap sağolsun!!) Memo 2004 yazında serbest oyuncu statüsünde Utah Jazz ile kontrat imzaladı.

2004-05 sezonundan itibaren tam 7 sezon Utah Jazz forması ile ter döktü…

İstatistikleri de her geçen yıl yükselmeye devam etti…

  • 2004-05 sezonu: 82 maç oynadı. 25 maç ilk 5 başladı. 12.9 sayı, 7.5 ribaunt, 2.0 asist ortalamaları ile sezonu tamamladı.
  • 2005-06 sezonu: 82 maç oynadı. 82 maç ilk 5 başladı. 18.0 sayı, 9.1 ribaunt, 2.4 asist ortalamaları ile sezonu tamamladı.
  • 2006-07 sezonu: 80 maç oynadı. 80 maç ilk 5 başladı. 17.6 sayı, 7.2 ribaunt, 2.0 asist ortalamaları ile sezonu tamamladı.
  • 2007-08 sezonu: 72 maç oynadı. 72 maç ilk 5 başladı. 14.5 sayı, 7.7 ribaunt, 2.0 asist ortalamaları ile sezonu tamamladı.
  • 2008-09 sezonu: 72 maç oynadı. 72 maç ilk 5 başladı. 17.0 sayı, 7.7 ribaunt, 1.7 asist ortalamaları ile sezonu tamamladı.
  • 2009-10 sezonu: 73 maç oynadı. 73 maç ilk 5 başladı. 13.5 sayı, 7.1 ribaunt, 1.6 asist ortalamaları ile sezonu tamamladı.
  • 2010-11 sezonu: 13 maç oynadı. Hiçbirinde maç ilk 5 başlamadı. Ortalama 13 dakika süre alabildi. 4.9 sayı, 2.3 ribaunt, 1.5 asist ortalamaları ile sezonu tamamladı.

Ve oynayabildiği son sezon olan 2011-12 sezonunda;

  • 2011-12 sezonu: 17 maç oynadı. 14 maç ilk 5 başladı. 17.6 sayı, 4.8 ribaunt, 1.8 asist ortalamaları ile sezonu tamamladı.

2010 sezonunun sonundan itibaren yaşadığı çeşitli sakatlıklar yüzünden sahalardan (bazen uzun süreli) uzakta kalmak zorunda kaldı. Hep iyileşip geri dönmeye çalıştı ama eski performansının uzağında kaldı. Son iki sezonunda sadece toplamda 30 maç oynayabildi. 

2011 yılında önce New Jersey Nets’e takaslanan Memo daha sonra Portland Trail Blazers’a takaslandı. Burada hiç oynayamadan emeklilik kararı aldığını açıkladı.

NBA’deki lokavt dönemimde kısa süreli de olsa tekrar Türkiye’ye dönen ve Türk Telekom forması giyen Mehmet Okur’a Türk Basketbolu ne kadar teşekkür etse azdır.

Diğer oyunculara göre daha geç yaşta (14 yaşında!!) basketbola başlayan Mehmet Okur Türk Basketboluna kazandırdığı en önemli özellikler “İstikrar”, “ Azim”  ve “Aidiyet” olmuştur…

Düşünsenize;

  • Basketbola geç bir yaşta başlamış ama NBA şampiyonluğu elde etmiş, All Star seçilmişsiniz. Bunun adı AZİM değilde nedir!
  • Bir NBA takımında 7 sezon boyunca aynı özveri ve iştah ile oynamış, aynı sevgi ile şehrinize bağlanmışsınız… Bunun adı AİDİYET ve İSTİKRAR değilde nedir!

Halen yaşamını ABD’de sürdüren ve örnek bir aile babası ve sporcu olan Mehmet OKUR’un (ya da NBA’de lakabıyla “Money Man”) NBA’de elde ettiği bazı başarılar şöyle;

  • NBA’de şampiyon olan ilk Türk Basketbolcusu (2004)
  • NBA’de All Star seçilen ilk Türk Basketbolcusu (2007)
  • NBA’de attığı en yüksek sayı: 43 (Indiana Pacers-2009)

Kariyeri boyunca hep 13 numaralı formayı giyen sevgili Mehmet Okur;

Türk basketboluna yaptığın katkılar ve genç basketbolculara/sporculara ilham kaynağı olduğun için teşekkürler Big Fellow!!!

Haaaa unutmadan;

Memo’ya neden “Money Man” deniliyor ve ilk defa bu lakabı kendisine kim verdi biliyor musunuz?

Utah Jazz’ın maçlarını anlatan ünlü yorumcu/spiker Craig Bolerjack tarafından tamamen spontane olarak verilen bir lakaptı bu. Bir anda ağzından çıkıvermişti. Nedeni ise şuydu:

Mehmet Okur sadece bir pivota göre değil, ortalama bir şutöre göre bile yüksek şut yüzdesi ve kendini doğru zamanda doğru yerde boşa çıkarmasıyla dikkat çekerken, özellikle maç sonlarında aldığı sorumluluk ve isabet sağladığı kritik şutlarla da Utah Jazz’ın önemli isimlerinden biri olmuştu.

Jazz forması giydiği yıllarda son dakikalarda kritik şutlar için güvenilir el olarak görüldüğü ve bu sayede çok maç kazandırmaya başladığı için (Bir tanesi Cleaveland’de oynanan ve son topu Memo’nun çemberden geçirerek kazandırdığı ünlü CAVS maçıdır) Bolerjack Memo’ya (bir anlamda kesin kazandıran anlamına da gelen) “Money Man” diyivermiştir 🙂 O tarihten itibaren de çok sevilen ve kendisine çok yakışan bir lakap olmuştur!

NBA’ye giden Türk basketbolcuları yazı dizisinde bu defa size Mehmet Okur’u tanıtmaya ve anlatmaya çalıştım…

Umarım keyif almışsınızdır…

Görüşmek üzere…

Selamlar

  • Leave a Comment