Merhaba;
Bu yazımda sizle biraz Anadolu Efes konuşmak istiyorum. Özellikle de bu sene elde ettikleri Euroleague başarısı hakkında!
Aslında bu yazıyı Efes Final 4 a kalamasaydı da yazacaktım. Beklentilerimi aşan bir basketbol oynayarak bu sezonu geçirdiler… ( Hala da sezon devam ediyor tabi!!)
Bütçesel bazda geçen senelerde harcadıkları tutar ile aldıkları oyunculara (Heurtel faciası…) bakınca bu sene daha iyi basketbol oynayabilen oyuncuları kadrolarına kattıklarını gördük. (Kesinlikle daha ucuz değil ama en azından koçu dinleyen oyuncular!)
Oynanan daha güzel ve nispeten daha organize basketbol sayesinde salona yavaş yavaş seyirci de çekmeye başlamışlar. Hatta Playoff serisinin 5. maçında salonun tamamen dolu olduğunu da gördük. (01.05.2019)
Anadolu Efes’in basketbolun önemli kulüplerinden biri olduğunu ve kendi salonunu yapması gerektiğini anlatan bir yazı yazmıştım sezon başında… http://tayfungozunden.com/basketbol-hakkinda/anadolu-efesin-salonu-alt-yapi-icin-onemi/.html
Bunu yaparak hem altyapıya destek vermiş olacaklarından hem de kuracakları altyapıdan destekli takım ile kendi seyircilerini salona çekebileceklerinden bahsetmiştim. Bakın kısmen bu dediğim oldu…
Neyse gelelim dünkü maça… Yine teknik taktik stratejiye fazla girmeden genel izlenimleri size aktarayım…
BARCELONA LASSA
Pesic; Efes karşısında serinin 3. maçında düştüğü hatayı tekrarladı. Eğer Anadolu Efes’e karşı set e set oynamazsan; koş-koş at tarzı sokak basketbolu oynarsan K.A.Z.A.N.AM.A.Z.S.I.N !!! Neden mi çünkü sende Shane Larkin yok!
Thomas Heurtel’de asla bir Shane Larkin değil ve tempoyu yükseltmesi istenince adam saçmalıyor… İnanmazsanız geçen seneki Efes takımına bakın veya Ergin Ataman’a sorun:)
- Barca aslında ilk çeyrekte 4. maçtaki gibi hızlı top çevirme boş şutu bulma ve içerden sayı bulma stratejisiyle iyi başladı. Çeyreği (yedikleri son saniye saçma sayısı ile) 28-23 de önde kapadılar. Ama 2. çeyreğin ortalarına doğru Efes üstüste 2 atış sokunca resmen panik yaptılar….
- Pesic daha doğru bir karar ile Pangos’a Heurtel’den daha fazla süre verdi, doğru…,evet ama yahu bu defa da “hızlı oynayın, tempoyu yükseltin,deme gafletine düştü!! Hızlı oyunda isabet bulamadığın her top dönüp sana sayı yazar.. Net!!
- Victor Claver: Son maçta fark yaratan oyuncuydu. Bu maçta yokları oynadı. Olumlu tek bir katkısı yoktu neredeyse…(şaşkınım!) Ribauntlarda beklenenin bence altındaydı (6 ribaunt) ama şut denemedi resmen… Büyük yanlış!! (1 şut denedi sadece)
- Heurtel: Tempo ayarlama ve takımı yönetme gibi OLMAZSA OLMAZ işleri saymazsan rakamsal olarak iyi oynadı bile diyebiliriz… 12 sayı (4/6 iki sayı, 1/3 üç sayı, 1/3 serbest atış) ama dedim ya takımın temposunu ayarlayamayıp oynatamadıktan sonra neye yarar ki?
- Singleton: En çok süre alan oydu. En çok katkıyı da o verdi. (12 sayı, 8 ribaunt, 2 asist, 3 top çalma, 2 blok) 20 verimlilik puanı ama kritik yerlerde kaçırdığı atışlar ve dönüşünde yenilen fast break’ler maçın kaderini değiştirdi.
- Hanga: Etkisiz bir oyun oynadı. Verdiği demeçler ile Efes’in konsantrasyonu saha dışından bozmak istemiş belli ama olmadı. Kendisi daha çok etkilenmiş herhalde.. Çenesine vurmuş ama oyununa yansımamış bu konstantrasyonu! (9 sayı, 3 ribaunt, 3 asist)
ANADOLU EFES
Serinin 4. maçından ders çıkarmışlar mı derseniz hayır derim! Yine aynı plan ile oynamaya çalıştılar. Hızlı hücum, içeriye penetre, sonra dışarıya başta Moerman, sonra Simon, Larkin ile atış bulma şeklinde oyun. (içeriye dalmaz ise Micic üzerinden birebir oyun üzeri dış şut!!)
Peki fark neydi bu sefer? Fark Barca’nın atışları sokamaması ve Efes in hücum ribauntlarını olağanüstü şekilde toplamasıydı! Yine de takımca %43 üç sayı ve %53 iki sayı isabetiyle oynayarak maçı kazandılar…!!
- Shane Larkin: Bu sezonki Barcelona maçlarının kahramanı olmak gibi bir mottosu var herhalde! Yine fırsat bulduğu için hızlı ve çabuk ayaklarının etkisiyle cezayı kesti. (18 sayı ve 7 asist)
- Adrien Moerman: Bu sezonun en önemli kazancı idi. Bazı oyuncular vardır. Sadece doku olarak uyuşabildiği takımlarda varlık gösterirler, diğer takımlarda asla var olamazlar. Moerman’da böyle bir oyuncu… Banvit’te elde ettiği başarıyı ne Daçka’da ne de Barcelona’da gösterebildi. Bu sene Efes’te ise olağanüstü oynuyor! Ben şahsen kendisi hakkında yanıldım… Helal olsun !! (18 sayı, 4 ribaunt, 2 asist)
- Micic: Bir önceki maçtaki kötü oyununu silmek ister gibi başladı oyuna ve mükemmel bir maç çıkardı. Ağzım açık izledim kendisini, bravooo!!! (10 sayı, 10 asist, 4 ribaunt, 3 top çalma) – DAHA NE YAPSIN!
- Rodrigue Beaubois: Sadece 15 dakika oynamasına rağmen 3/3 üç sayı isabetiyle 11 sayı attı. Kritikti isabetleri, başka da pek bir şeye karışmadı zaten!! (istatistik kağıdı bomboş!)
Sonuç olarak maç ve seri Anadolu Efes’in beklemediği şekilde başlasa da tahmin ettiği gibi devam etti. Özellikle Ergin Ataman’ın Pesiç’i hızlı oyun, yüksek tempo tuzağına düşürmesi ile de istediği gibi bitti.
Gerçek adıyla Euroleague olan ligde Final 4’a kalan Anadolu Efes’i tebrik etmem gerek. Yazının Moerman bölümünde itiraf ettiğim gibi Efes’in bu sene kurduğu kadroya, aldığı oyunculara ( Moerman başta olmak üzere) ve harcadığı paraya yazık oldu diye düşünmüştüm.
Fakat Anadolu Efes ve Ergin Ataman yeni kurulmuş bir takım olmalarına rağmen çok büyük bir başarı elde ettiler. Elbette inişler ve çıkışlar yaşadılar. Hatta kendine aşırı güvenmekle antipatik olmak arasında bolca gidip gelen Ergin Ataman bile takımla beraber evrildi.
Gerekirse sistemlerinden, prensiplerinden vazgeçtiler ama belli ki bir tek şeyden vazgeçmemişler…
” ÇOK ÇALIŞMAK, SÜREKLİ ÇALIŞMAK”
Tüm Anadolu Efes takımını, oyuncuları, teknik kadroyu, Ergin Atamanı kısacası tüm organizasyonu bu başarıları için tebrik ederim!
Bakalım Final 4 ‘da neler olacak?
Selamlar,
Tayfun K.