Merhaba;
Dün akşam muhteşem bir maç ve ne olursa olsun asla vazgeçmeyen birtakım izledik: Fenerbahçe Beko!!!
Biliyorsunuz Turkish Airlines Euroleague Play off mücadelelerindeki eşleşmelerden biri Fenerbahçe Beko-Zalgiris Kaunas’tı. Kağıt üzerinde normal sezon lideri Fenerbahçe play off a 8. sıradan giren Zalgiris karşısında favori idi.
Kendi sahasında oynanan ilk maçı farklı kazanan Fenerbahçe ikinci maçta beklemediği bir mağlubiyet almış ve saha avantajını rakibine vermişti. Açıkcası Zalgiris’in inatçı, bol temaslı ve fiziksel üstünlüğe dayanan oyunu Kaunas’taki maçlar öncesi herkesin kafasında soru işaretleri bırakmıştı.
Bu şartlarda geldiği Kaunas’ta çıktığı 3. maçta (Zalgiris’in salon şovları ve ortam olağanüstüydü.. Ağzımız açık kaldı!!! Bravo….) Fenerbahçe; Kaunas karşısında kelimenin tam anlamıyla ŞİDDETLİ bir mücadele vermiş ve tabiri caizse kafa göz yarmak suretiyle bu maçı kazanmıştı.
İşte 4. maç öncesi kendine güveni yerine gelen Fenerbahçe dünkü mücadeleye hazır görünüyordu. Fakat dedik ya takımın başı şansızlıklardan yana dertteydi! Bu defa da takımın bu serideki belki de en önemli oyuncusu (görünmeyen kahraman) Kalinic 3. macta yaşadığı omuz sakatlığından dolayı oynayamayacaktı!! ( o pozisyon da zaten %100 fauldu ama hakemler top kapma mücadelesi olarak nitelendirip devam ettirmişlerdi!!!)
Zalgiris Kaunas ise Fenerbahçe’deki bu eksikliği de hem fırsat olarak görüp maçı kazanma ve seriyi eşitleme hem de psikolojik üstünlüğü ele almanın peşindeydi…
4. maç aynen bu şartlarda “Zalgirio Arena” ‘da başladı…. Ama ne başladı…..FENERBAHÇE’nin yüzdeli dış atışları, agresif savunması, her hücum ribaunduna girmesi, her topa el sokarak pas arası yapması ve top çalması ile 21-7 öne fırlamalarını sağladı!
Maç boyu da genelde bu strateji ile devam ettiler ve Zalgiris’i ve koçları Saras Jasikevicus’u çaresiz bıraktılar…. Hem de maç içerisinde faul problemi yaşamalarına rağmen!!!
Gelin size iki takımı da yine teknik taktik işine pek girmeden kısaca anlatayım….
ZALGIRIS KAUNAS
Her oyuncu pozisyonunda Fenerbahçe’ye karşı fiziksel üstünlükleri vardı. (belki Vesely hariç) Bu maçta bunu kullanmak ana stratejileriydi.
Özellikle ön alan oyuncuları üzerinden içeriye penetre ederek maçı domine etmeyi hedefliyorlardı. Walkup, Wolters, Westermann, Milaknis 4’lüsünü değişmeli olarak kullanıp Fenerbahçe kısalarının üzerine kabus gibi çökmeye çalıştılar.
- Serinin diğer maçlarındaki en etkili adam (X-Faktor) Ulanovas üzerinden fark yaratmaya çalıştılar. Ama Fenerbahçe bu defa onun post-up (kısa oyuncuyu arkasına alarak potaya hücum etme) oynamasına izin vermedi ve etkisiz kaldı. (4 sayı 4 ribaunt 1 asist)
- Uzun rotasyonundaki Brandon Davies maçı resmen domine etti. 31 dakikada 25 sayı, 7 ribaunt ve 3 asist ile oynadı. (Bu arada 7/9 serbest atış ile oynadı!)
- Nate Wolters maça bocalayarak başlamasına rağmen özellikle 3. çeyrekte bulduğu sayılarla takımını ayakta tutmaya çalıştı. (18 sayı 2 ribaunt, 4 asist)
- Özellikle bu seride sert oyununa hakemler tarafından izin verilen Grigonis (ki Kalina’nın sakatlandığı pozisyonun baş aktörüydü ikinci maçta) bu defa savunmaya takıldı. (7 sayı ve 1 asist)
FENERBAHÇE BEKO
Joffrey Lauvergne hala devam eden sakatlığı üzerine Kalinic’in de oynamayacak olması uzun rotasyonunu sekteye uğratmıştı. Dolayısıyla bu maçtaki ana stratejileri topu iyi çevirip doğru ve boş atışı bulmaktı.
- Maçın adamı en azından 1. ve 3.çeyrek performansı ile küçük dev adam Bobby Dixon’dı. Tam anlamıyla alev aldı!! (25 sayı, 1 ribaunt, 4 asist, 3 top çalma) 5/5 (%100) isabetli 3 sayı !!!! (TAM 32 VERİMLİLİK PUANI)
- Kostas Sloukas: Gerçekten bir Yunan Sihiri idi, yine !!! (Greek Magic) Takımı o kadar güzel yönettiki anlatamam. Oğluma Point Guard olarak örnek alınması gereken tek oyuncu o olduğunu söylüyorum hep!! (15 sayı 5 ribaunt ve TAM 10 asist… Seviyorum ulan seni!!!)
- Jan Vesely: Maç öncesi Acaba onun beynine girip sinirini bozup maç konsantrasyonunu bozacaklar mı demiştim? BOZAMADILAR… son 2 aydır, hatta ameliyat olduğu 31 Ocak’tan beri en etkili en verimli en büyük maçını oynadı…(12 sayı, 2 ribaunt ama tam 6 asist!!)
- Marco Guduric; hep yaptığı savunma için “acaba mı?” dedirten bu adam bir ara maçta 4 numara oynadı biliyor musunuz? Bence çok ta faydalı idi. Değişmeli adam savunmamızda asla adamını kaçırmadı. Mükemmel bir konsantrasyonu vardı. Yetmedi; bu performansına 11 sayı, 4 ribaunt ve 2 top çalma ekledi…!!!
- Eric Green; 3. çeyrek sonlarında oyuna girdi ve FIRTINA estirdi. Kağıt üzerindeki rakamları 11 sayı, 1 asist, 2 top çalma…. Ama 2 top çalması ve içeriye yüklenerek bulduğu 1 sağ el, 1 sol el sayıları var ki….!! NET söyleyim maçı orada kazandık!!
- Gigi Datome; evet belki biraz beklenenden erken faul problemine girdin ama çok büyük oynadın be..!! “The Italian Artist, The Painter” gerçekten katkın çok büyüktü… (3/3 yani %100 isabetle 3’lük attı… İlk sayısı Ulanovas üzerinden soktuğu ve o MESAJI net veren 3’lük idi)
- VEEE Sinan Güler; yaptıkların istatistik kağıdına rakam olarak yansımadı ama bu maçın gerçek kahramanlarından birisin sen…!!! Oyuna girdiğin andan itibaren yaptığın savunma (uzunları önden alarak savunman DERSLİKTİ, bravo!!) ve pas trafiğini harika yönetmen sayesinden zor geçebilecek 3. ve 4. çeyrek çok daha kolay oldu… İyi ki VARSIN!
Bu maçın kendi içinde pek çok hikayesi var ama iki tanesini anlatıp bu yazıyı sonlandırmak istiyorum…
- Maçın ilk yarısında muhteşem başlayan Fenerbahçe karşısında molalarını erken kullanmak zorunda kalan Jasikevicius’un takımını ayağa kaldırmak için Obradovic’in mola almasını bekliyordu… Pusudaki kurt misali…. Ama Obra 23.4 saniye kala mola aldı! Saras’a o fırsatı vermedi… Ufak detay belki ama bence tam bir coaching dehası… ALKIŞ!!!!!
- Maç bitimine 1.32 saniye kala Zalgiris’in aldığı mola sonrası anonsçunun tüm salonu ayağa davet ederek müthiş bir uğultu çıkarılmasını sağlaması. Buna karşılık ise topu oyuna sokarken Green ve Kostas’ın o topu çalması ve salonun tekrar yerine oturması!! BÜYÜKSÜNÜZ çocuklar!!!!
Ve Fenerbahçe Beko üst üste 5. kere Final Four’a katılmaya hak kazandı… CSKA Moskova’dan sonra bunu başaran tek takım şu anda…. (Sanırım bir de o zamanki adıyla TAU Ceramica olan Baskonia yapmıştı ama onlar üst üste 4. kere idi)
Bunu nasıl başardılar biliyor musunuz? ÇOK çalışarak ve ASLA pes etmeyerek!!
Hayata dair pek çok ders çıkarabileceğimiz bir kitap gibi oldu Fenerbahçe Beko! Örneğin bana şunu bir kere daha öğretti/hatırlattı;
“Hangi zorluklarla, güçlüklerle veya engellerle karşılaşırsak karşılaşalım mücadele etmekten vazgeçmeyelim, pes etmeyelim çünkü unutmayalım ki HER ZAMAN BİR ÇIKAR YOL VARDIR!”
Selamlar,
Tayfun K.